Perşembe, Şubat 22, 2007

Bir nahoş gece vakti..

Dun gece Ceren şerefine gidilen konserde, hemen tum dostlar vardi.. Ethem, Özge, Yusuf, Canbu, Ceren, Bendeniz, Devin, Şehnaz, Emre, Uğur, Aras, Emrah.. Hatta sonra Gözde ve Hülya da geldiler.. Bu arada Selin ve Esra'yı da orada gördük.. Canbu'nun it köpek tayfası da en sote yerde ki bu halk deyimi ile -karıkızyanı- yerini almıştı.. Valla kısaca sağımız solumuz sobeydi, neden derseniz ortam kompil ODTÜ'lüydü.. Sanki bahar şenliğinde dere kıyısındaydık.. Konserin ilk yarısı vasat olmasına rağmen, ikinci yarıda öyle bir fırtına kopardı ki GEVENDE, dinleyip yerinde durabilene aşkolsun. Dostların çoğu terkeylemişti sahneyi, ama Ceren ben ve Canbu hakkını verdik çingene aleminin.. Gece danslarla bitti.. Bi de it köpek tayfasının (bayılıyorum ulan..) karı-kız-rakı üçlemesinde hüsrana uğraması ile.. Bi de gecenin en ilgi çeken yanı Matsumi denilen kurufasülye ile asimile edilmiş ODTÜ'lü Japon arkadaşımızdı.. Adam öğrenmiş tüm raconları bizden pahalıya satıyordu. Bi kızla kesişirken gördüm arsızı ama tabii kızcağız ayrı dünyalardanız havalarına girince Matsumi şu özlü sözü söyledi: "Hay ... koyim!" Heralde içkiden dedim, yanlış duydum dedim ama.. Neyse.. GEVENDE kimdir diyosanız onu da benden değil başkasından dinleyin.. Sizleri geceden elimde kalan tek foto olan "Bir sanat eseri olarak Cem" başlıklı eserle baş başa bırakıyorum..

"Eğer bahsi geçen festivallerde, Eskişehir ya da İstanbul'da çeşitli bar ortamlarında müziklerini dinlemediyseniz, harf ve kelime gücüyle nasıl anlatılır Gevende'nin müziği? Bir tarif icap ettiğinde kendileri 'saykodelik folk müziği' diyorlar; kulağa afili geliyor. Katakulli halk müziği de diyebiliriz. Katakulli kısmı, müziklerinin ve sözlerinin esasen doğaçlamaya, o anlık coşku hortumlarına dayanmasından. Hatta bazılarında sözleri tersten okuyorlar. 'Niye tersten söylüyorsunuz?' diye soranlara, 'Düzden okuyunca müziği dinlemiyorsunuz' cevapları hazır. O kadar da avangart değil, tabii ki şarkıların genel trafiği, sözlerde meramın özü baştan belli.

Katakulli halk müziğinin 'halk' kısmının mesajı ise biraz isimlerinde saklı. Gevende, Güneydoğu Anadolu'da sokakta, düğünde, dernekte çalgıcılık yapanlara deniyor. Hayta bir çağrışımı var, bölgede pek de iyiye işaret sayılmıyor. Vurmalı sazlar, trompet, gitar, bas, cümbüş, ud, ney, viyola gibi enstrümanların kardeşliğinden yola çıkan ve çoğu konservatuvar diplomalı olsa da müziklerini zaten haytalık prensibine dayandıran Gevende elemanları için, elbette bu bir iltifat. Genel gidişatları da hep yanından yöresinden halk müzikleri; ama ellenmiş, katakulli halleri... Bir de eğlenceliler... İlk gruplarının ismi 'Gevende Eğlencelik Oda Müziği Orkestrası'. Sahnede önce kendileri eğlendiği için, ana şahit olan diğerlerini de eğlendirmeyi beceriyorlar.

Pek 'yüreğinin götürdüğü yere git' mantığıyla olmasa da Gevendecilerin eylül ayı boyunca İran, Hindistan, Pakistan, Nepal'e yaptıkları çalgılı gezinin notlarını http://gevende.blogspot.com adresinden okumanızı tavsiye ederiz. Grubun kendi web sitesi ise http://www.gevende.com dolaylarında, 'Daha dün annemizin kollarında'yla açılmaya hazır."

Pazartesi, Şubat 19, 2007

bir tas attim kuyuya..

efenniim. esselamunaleykumverahmetullahveberakatuhu diyerek basliyoum sozlerime. neden boyle basliyorum bir dusunun.. zira memleket hasreti cekiyorum lan. "e abi sein memleket Mekke miydi ki ?" sorusunu duyar gibi oluyorum her birinizden.. degil, lakin katoliklerin arasindan kala kala boyle oldum sanirim.. neyse gencler, su an polonya cenahindan krakow ahalisinin 'arka maallelerinden biri' asiretinin evinden sesleniyorum size.. boyle dediysem tirsmayin hemen. zira, bir ogrenci evidir en nihayetinde. ama massalah hic ogrenci evi gibi degil yahu. uc tane laptop deidigimizdiz ustu bilgisayar diye de tabir edilen teknoloji harikasi cihazdan var.. gerci nerdeyse merkezb13te de var di mi? neyse efendim buralardai bu son gunlerimden birinde iken disaridaki hava 3 derece (selsiyus) olarak deklare edilmekte, ilgili makamlar tarafindan. ilgili makam dedim de, BK (Hz)' nin dilekcesi ne oldu acaba? bak aklima dustu simdi. efendim onu bunu geciniz de bu polonya cok ilginc bir yer. valla bak. "nesi degisiktir abi, en nhayetinde ulkedir" derseniz eger, ben de olabilir derim. ama gelinesi gorulesi biyerdir efendim.. her ne ise, sanirim burda da yapilacak isler buldum ve simdi onlarla ilgilenmem gerekiyor. huzurlarinizdan ayrilirken, su satirlar geliyor aklma.. nerden geldigi bilinmez..
"gunes dogar, gunez batar,
ama insan uyumaz bazen, dusunur.
geceler kisa, cabuk gecer,
ama insan uyumaz bazen dusunur..
deniz masmavidir ne guzel,
ama insanlar gormez bazen.."

emefo

saygilarimlan..
yours bob..

Kahvehane Köşelerinde Merkez 13


Derslerin de başlayacak olması ile iyice strese giren Merkez B13 ahalisi, Yörem Cafe'de(Moderin Kahvehane...) 5 saat!! süren Okey partisi düzenledi.
-Sanki aralarında derslere giren birisi var!!!

Merkez B13'de yaşanan her pazar günü gibi öğle namazını takiben :) yapılan kahvaltı ile başlayan gün; evin en yeni misafiri Onur'un "Kızılay'da bildiğim bir yer var, hadi oraya gidelim, çaylarda ucuz..." sözü ile tarihe yazılacağını daha o dakikalar da belli etmişti.

Daha içeriye adım atılması ile mekanın büyüklüğü ve müşteri mozaiği karşısında dumur! olan ahali-i şerif; tarihi bir karar alarak uzun uğraşlar sonucu bulduğu boş bir masaya yerleşti. Eh böyle bir yere gelip de bir şeyler oynamamak olmazdı. Cemcincanin tavla teklifini reddeden masa en son olarak Okey oynama fikri üzerinde anlaştı. Ancak hala bir problem vardı onlar 5 kişiydiler :). Önceler de BK'nin arka masada okey oynayan 3 kıza katılmak gibi düşünceleri olsa da, en sonunda Uğur ile bir ıstakayı paylaşmayı kabul etti.

Buraya kadar her şey bir nebze normaldi vee DANA'NIN KUYURUĞUNUN KOPTUĞU NOKTA: Okey'in orijinal puanlama sistemini beğenemeyen Emrah ve BK radikal bir kural değişikliği yapılmasına karar verdi ve yenilen değil yenenlerden puan düşülmesi kararını alarak kahramanlarımızın 5 saat sürecek Okey macerasının start ını vermiş oldular.

Oyuna başlanmıştı, ancak bir türlü sonu gelecek gibi görünmüyordu. Barış'ın olasılık hesaplaması ve Esnek el!!! stratejisine dayalı oyun tarzı çökerken, uğur'un da bu oyunu beceremediği çok açıktı ve sonuçta ikili uzun bir süre göstergeler ile oyunu idare etmeye çalıştı, bunun yanında cem ve onur'dan hiç eksik olmayan okeyler masadakilerin sinirlerini bozmaya başlamıştı. Ancak oyun sonucunda masa'nın tek galibi Elmadağ’dan kopma oyun stili ile fark yaratan Emrah"The Kara" idi.

Bu maceradan geriye hatıralarda; 5 saat sonundan oyunun artık bitmesi için cem'in Emrah’a masa altından kendinde ipotekli olan okey'i teklif etmesi, barış bütün oyun boyunca "abi eli esnek tutalım daha iyi olur" demesi, Emrah’ın her el gösterge gösterirken oynar başlıklı şekildeki kahkahaları, onur'un mazlum gülümsemesi ile her el dağıtıldığında elindeki okeyi gösterip benden de yarım puan düşseniz olmaz mı demesi, uğur aklından pek çok kez hile yapmak geçse de barış'ın onu hep engellemesi ve tabi güzel, nezih cafemizin "sezen aksu, last of mohicans, grup yorum, gülşen" şeklinde ilerleyen enteresan "ultra shuffle" şarkı listesi kaldı.

Daha nice maceralara Merkez B13; ama kardeşim duman altında da 5 saat Okey oynanmaz ki bea.



İçeriden biri kayıp U.G. bilinmiyen bir yerden bildirdi...

Bir mucize gördüm sanki!


Koridordan geçerken bi de ne göreyim? Bir ahu afet dilber bizim mutfakta oturuyor. Sinsice yaklaştım yakından gözlemlemek için.. İnceledim, aceba nasıl yaklaşsam da beni farketmesini sağlasam. Sonra bir an kendime geldim.. Dur len dedim, senin kız arkadaşın var, ayıp dedim.. Ama olmuyordu işte! Dilberi görmüştüm bir kez, naapsaydım ya? Güzellik karşısında zaaflarım vardı. Gücümü topladım, hayde bismillah diye içeri bir girişim vardı bi de "Anam bu benim kız arkadaşım zati" diye aval aval bakışım. Evet sayın seyirciler, biz de sizler gibi yanıldık. Dilber bizim hanım çıkıverdi. Şimdi O'nun bu kadar güzel olmasına mı sevineyim, aptallığıma mı üzüleyim bilemedim.. O'nu O'nunla aldatma fikrine kapılmam başka hikaye... Teraneyi geçeyim, çok seviyorum işte.. Nasıl heyecanlanıyorum anlatamam, hep ilk kez görüyomuşum gibi.. (Yoksa alzheimer başlangıcı mı yahu??Bak kıllandım şimdi..) Sevgilisisiiiiiiii :) Mucizem misin sen benim????

-Cem-

Ceren'in yaptığı kekleri hunharca katlettik!

Geçenlerde Ceren'in yaptığı kekleri ve yanında getirdiği bir dolu lezzetli erzağı anında ve dostlarla tüketmiş olmanın verdiği haz başka, onların bulaşığını yıkama hazzı başka :p Yau güzel oldu be uzun zaman sonra Ankara sosyetesinin kraliçesi Eda, Japon İrem ve diğer güzel misafirleri ağırlamak.. Yapın böyle süprizler! (Eller boş gelmese tabii pek güzel olur..) Neşeynen curcunaynan hatırlayalım bu günleri...

Kayıp Aranıyor!













Yirmili yaşlarda, mazlum bakışlı, hafif irticacı kılıklı, boynu her daim bükük bir çocuk kaybettik. Bulanların Merkez B13 danışmaya başvurması rica olunur. Kayboluşu ile birlikte mali sıkıntıya girdik. Pazar sabahları kahvaltı edemiyoruz. Bilmediğimiz bissürü şeyi anında cevaplayacak kişi sıkıntısı çekiyoruz. Her söylenene atlayan sazan rolünü oynayan kimse kalmadı. Neşemiz kaçtı. Huysuz olduk. Nerde bu velet yahu??? Uğur, bunu okuyorsan, lütfen oğlum, pişmanız, söz dalga geçmicez, geri dön noolur! (Cüzdanı da göndersen oluuuur..)


Ailen..

Bizim manzaranın işvesi...









EVİN HALLERİ

Evin yalın hali
İster cüce, ister dev
Camlarında perde yok
Bomboş, ev.

Evin -i hali, sabah,
Geciktiniz haydi!
Uykuların tatlandığı sularda
Bıracaksınız evi.

Evin -e hali, gün boyu,
Ha gayret emektar deve!
Sırtınızda yılların yorgunluğu
Akşam erkenden eve.

Evin -de hali, saadet,
Isınmak ocaktaki alevde
Sönmüş yıldızlara karşı
Işıklar varsa evde.

Evin -den hali, uzaksınız,
Hattâ içinde yaşarken
Aşkların, ölümlerin omzunda
Ayrılmak varken evden.

BEHÇET NECATİGİL

Salı, Şubat 13, 2007

Ceren diyo ki: Merkez- B- 13 SANA KEK YAPTIMMM :)




dört yumurtayla cirpindim önce
ceviz kırdım ince ince
bir bardak da biraz yoğurt kattım
kalktım sana kek yaptım

insan neler yapar isteyince
bu bir şey değil düşününce
ben de tarifi öğrenince
kalktım sana kek yaptım


çırpındım çırpındım karıştırdım
kendimi ona karıştırdım
kimse kimseye benzemez
regarenk kagıtlarla kek yaptim

oturdum ellerimle sana kek yaptım...

ozledigimden evet, size kek yaptım :)

Pazar, Şubat 04, 2007

Gitti 2 daha kaldı 1....


Muhterem okurlar, bugün başlayan AEGEE-Ankara egitmen egitimi ile birlikte, birlik ve beraberliğe en muhtaç olduğumuzşu günlerde B-13 bu eğitime 2 kişiyi göndererek önemli ölçüde kan kaybetti. Bugün sizleri acur turşusu kadar taze haberlerle buluşturma görevini üstüme alan ben, bastım bam teli gibi arabanın gazına ve kendimizi Genlik Spor Genel Müdürlüğü'nün Gölbaşı tesisinde bulduk. 20 kişi kadar toplanan kalabalık oldukça akıllı uslu görünmesine rağmen, bu eğitimin Türkiye Karate Federasyonu Genel Kuruluyla aynı günlere denk gelmesi ve ortamda pek çok karatecinin bulunmasının ise tesadüf olmadığı aşikardı. Yine de bütün bunlar ışığında her birinin gözlerinde eğitim, öğretim ve göle karşı şarap içme aşkı dolu olan gencecik insanlar odalarına yerleşirken pek tabii ki bir B-13 klasiği olan "hazırlıklı olma" düsturunu elden bırakmadılar. Bunun belki de en muhlis örneği, bir set olarak piyasaya sunulsa pek ala iş yapabilecek kudrette olan romantizm çekmecesi modülüydü (sağ tarafta görüyorsunuz). An itibariyle evde tek tabanca BK iştigal etmekte olup, destek, telefon, email ve kurban derilerinize taliptir. "B-13 bir bütündür bölünemez" diyorsanız sadece bir kaç gün daha bekleyin, yepyeni maceralar yolda.

Cumartesi, Şubat 03, 2007

karadenizin nadide kenti samsun'da neler oluyor? (Jozef'in kaleminden..)

İyi gunler ey halkim,

Karakollarında fotograf studyolari var bu sehrin, profesyonel ruhlu amotör fotografcılar var.. İyi egitim almıs ,yurdum guzel memurlari her turlu rotusu yapabilecek kapasitededirler. Gorece ün yapmıs simalardan secerler malzemelerini.. Sima demişken.. Bugunlerde,varlıklarını belgelemenin daha manidar olacagı 3 yagız delikanlı arsınlamaktadır Samsun'un çiseli sokaklarını. Her ne kadar polis bu üçlünün potansiyelinden bihaber olsada tukettikleri et miktarı, caddelerde attıkları volta miktarı, emdikleri alkol miktarı, sanal alemde işledikleri cinayet miktarı yerel yönetimlerin ve dahi hükümetin gözardı edemeyecegi olculerde. Tabi devletimizin birşeylerin farkına varabilcek duyu organları oldugunu varsayıyoruz en azından umut ediyoruz. Efendim bu üclü gunde 3 ila 5 kilo arasında et, 70cl ila 100 cl arasında %40 oranında alkol, 1ila 2 kilometre arasında yol, 4ila 6 arasında cafe ve 12 ila 14 saat civarında uyku harcıyor. ahh birde tüttürelen sigaralar var ama sitemizi sigara icmeyen -18 genc arkadaslarında ziyaret etmesinden oturu bu ayrıntıyı insiyatif alarak geciyorum. Aksam vaktine girdigimiz su anlarda siddetli bir orta dunya savasının ortasından sizlere veda ederken kahramanlarımızdan birine yarın cıkacagı Ordu yolculugu oncesi esenlikler diliyor gozlerinizden opuyorum,

hadi selametle...

(Jozef nineniz, Bulbul Teyzeniz ve Kara Ablanızın öpücüklerini de iletiyor!)

Çaya lütuf buyrulmaz mı azizim?

Anlaşıldığı üzere iyi demlenmiş çay hazırlığı içindeyim.
Valla Kızılay'dan 20, Bahçeli'den 12, 100. Yıl civarından
5 dk. içinde burada olma şansınız var. Söylemedi
demeyin. Şu ana kadar yanlızca Bob Nesta konfirme
etti geleceğini.. Pisküvü ve Prestij Müzik Best of
Albüm eşliğinde..

Yara mesafesi.. (Kendinden fitilli..)














Külle ölçülür
her aşk

her aşk
ilk yarayı derinleştirir

izini yineler,
ezberini

bende ürperen
yetim bir çocuğun
ağzıyla söylediğim
dilini bilmediğim
bir şarkı
batıl seslerden yaptığım bir dua

hangi yankının belleğinde

kav gibi

ölüp kaldığım
uçurum
ten
hatırladıkça

yabanıl uğultusu geçmişin
bir başkasının hayatını andıran
çakım

kordan küle

nereye gidersek gidelim
mesafeleri tanımlad
ıkça
doğu ya da coğrafya


kaç hayat iyileşir
içinde kaybolduğu
yolculuk yaralarından

yol aldıkça

kendindeki taşra, tenha


dünya tehlikelerle dolu,
insan kendine tekin değilse..





"Bazı nehirler, tükenmek için akar" dedi şair..

Cuma, Şubat 02, 2007

GK sonrası sürpriz parti!

Her şey oldukça sıradan başlamıştı. Tüm ciddiyeti ile geçen GK sonrası biraz rahatlamak isteyen cemiyet, Melih'ten gelen teklifli önce ti'ye aldı, sonrasında RB (enerji içeceği) buzdolabını görünce sarsıldı! İçecekleri bir çırpıda tüketmeye çalışan grup, RB'nin bünyelerinde yol açtığı enerji patlamasına yenik düştü ve DJ BK'nın müzikleriyle çılgınlar gibi dans etti. Bununla da yetinmeyen azılı topluluk, güvenilir kaynakların istihbaratına göre Naz Gıda'dan tedarik ettikleri efsanevi ve az sayıda üretilen (Nadide..) "Dimitrakopulo" şarapları ile geceye (çok da) farklı (olmayan) bir boyut kattılar.


Öte yandan gözlerden kaçan ve "Bunu da mı görecektik!" dedirten sahneler sitemiz ekibi tarafından an ve an görüntülendi. Fotoğrafları paylaşığımız ev halkından BK, olayın şokunu henüz üzerinden atamadığını, böyle şeylere fırsat verilmemesi için evin girişine "parmak izi sensörlü kapı" (Halk arasında Çukusavar..) denilen teknolojiyi Çin'den ithal etmeye karar verdi. Öte yandan dış kaynaklı basın mensupları tarafından (Şehnaz'a sorun..) bu teknolojinin çok da işe yaramadığı öne sürüldü. Olay hakkında soruşturmalar devam ediyor.

Perşembe, Şubat 01, 2007

90'lar: Hemen Şimdi!

Ayrıntılı bilgi için: Sağ alt köşeye doğru bi form var, onu doldurmanız yeterli..İsim, e-mail adresiniz ve ne talep ettiğinize dair bi bilgi girmeniz yeterli. (Password'e gerek yok..)

Çok yakında enteresan bir geceye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz. Hayatımızın neredeyse o "kendimi bildim bileli" dediğimiz kısmına damgasını vuran 90'lı yıllardan dem vurmaya, müzik ve şarap eşliğinde o günleri yad etmeye çağırıyoruz sizleri. Gece şu anda konsept aşamada.. Bu da demektir ki, yüksek ihtimal bandanalar takacağınız, eski yüksek belli jean'leri üstünüze geçireceğiniz fantastik bir gece bizi bekliyor. Gecede hangi isimler mi olacak? Liste uzun... Askin Nur Yengi, Candan Erçetin, Cem Karaca, Demet Akalin, Deniz Arcak, Emel Müftüoglu, Gülsen, Haluk Levent, Kargo, Kayahan, Kenan Dogulu, Mansur Ark, Metin Arolat, Nazan Öncel, Nilüfer, Özlem Tekin, Rafet El Roman, Burak Kut, Ferda Anıl Yarkın, CemAli, Oya & Bora, Bora Öztoprak, Serdar Ortaç, Sebnem Ferah, Yonca Evcimik, Zuhal Olcay, Sezen Aksu, Tarkan, Soner Arıca, Tayfun, Ozan Orhon, Barış Manço, Ajda Pekkan, MFÖ, Mirkelam, Suat Suna, Seden Gürel, Sertab Erener, Fatih Erkoç, İlhan İrem, Bülent Ortaçgil, Mustafa Sandal, Gülay, Kargo, Gülşen, Hakan Peker ve daha pek çok süpriz isim içki ve uykusuzluğa karşı koyabilenler için gecede yerlerini alacaklar. Gecede %20'den daha alkollü içeceklerin tüketilmesi muhabbet ömrünün sağlığı açısından yasaklı olacak. Ayrıca davetlilerin geceye katılım sağlayabilmesi için önümüzdeki günlerde siteden paylaşacağımız, 90'lı yıllar hakkındaki çoktan seçmeli sınavda 60 barajını geçmesi gerekiyor. (Belki curve yaparız..) Şimdilik sizleri parti afişi ve merakla baş başa bırakıyoruz. Hazır olun!